Avrupa Google’a neden “dur” dedi?

googlevilBirisi size iyi bildiğiniz ve hakkında yazılar yazdığınız bir konuda sorular sorsa, ona ne önerirsiniz? Herhalde kendi yazdıklarınız önereceklerinizin başında gelir. Bu konuda da sizi kimse suçlayamaz. Fakat geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu Google’ı, arama sonuçlarında kendi hizmetlerini ön plana çıkarmakla suçladı ve hakkında bir rekabet soruşturması başlattı.

İlk Google’a bakarım…

Aklınıza takılan bir soru, merak ettiğiniz bir ürünün özellikleri ya da  gitmek istediğiniz bir şehiri tanımak için ilk ne yaparsınız? Siz de benim gibi Google’a bakarım diyorsanız, normalsiniz demektir. Zira, Avrupa’da her 10 aramadan 9’u Google arama motoru üzerinden yapılıyor. Google işini iyi yaptığı sürece de bu hiç değişmeyecek gibi görünüyor.

Google’ın bu başarısının sırrı, kullanıcıların girdiği arama kriterlerine uyan ve onların ihtiyaçlarına cevap veren sonuçları ortaya koyması. İnternetin ilk çağlarındaki (90’lardaki) arama motorlarını belki hatırlarsınız. AltaVista, Excite, Yahoo benim ilk aklıma gelenler. Bu arama motorları internet üzerindeki sayfaları kategorileştirerek, ya da içinde geçen kelimeleri tarayarak endeksliyordu. Arama yaptığınızda da, bu bilgilere dayalı bir mantık ile sonuçlar karşınıza geliyordu. Ancak karşınıza çıkanlar çoğu zaman aradığınız şeyler olmuyordu. O yıllarda, Google’ın kurucuları, Brin ve Page bunu fark edip daha etkin bir arama yöntemi üzerinde çalışmaya başladılar. Çok geçmeden ortaya koydukları bir algoritmayla da, kullanıcıların aradıkları kriterlere uyan ve onların ihtiyaçlarını karşılayan Google’ı icat ettiler. Biraz abartılı bir ifade ile, interneti bir bilgi çöplüğü olmaktan kurtardılar.

Peki, İnterneti bir bilgi çöplüğünü olmaktan kurtaran Google’ı neden suçluyorlar?

2000’li yıllardan başlayarak Google şirketi sadece arama işine değil, interneti ilgilendiren bir çok alana yatırım yaptı. İnternet dünyasında başarı vaat eden YouTube gibi girişimleri satın aldı ve geliştirdi. Yeni iş ve çalışma modelleriyle GoogleMaps ve GMail gibi vazgeçilmez ürünler yarattı. Kendi kendine gidebilen otomobiller geliştirdi. Son yıllarda ise, internet ile pek de ilgisi olmayan robot ve termometre geliştiren şirketlere yatırım yaptı. Hatta bu girişimlerin bir kısmı, “Google hayatımızı ele geçirecek!” tarzından komplo teorilerini doğurdu. Özetle kısa bir sürede Google, alışverişten eğlenceye, iletişimden otomotive bir çok alana nüfuz eden bir platforma dönüştü.

İşte bu noktada Avrupa, Google’a “dur” dedi. Çünkü, hayatın pek çok alanında hızla belirleyici bir konuma gelen Google’ın, kontrol edilmesi gereken bir ekonomik güç olduğuna kanaat getirdi. Avrupa Komisyonu’un geçtiğimiz hafta Google hakkında ortaya attığı iddia, Google’ın internet arama hizmetlerinde kendi hizmetlerini kayırıp, onları öncelikli olarak listelediği konusunda idi. Yani, Google’da arama yaparken, harita yazınca GoogleMaps’in, eposta yazınca GMail’in, video yazınca YouTube’un ilk sırada listeleniyor olmasını Komisyon sakıncalı buldu. Komisyonun iddiasının merkezini oluşturan somut suçlama ise, herhangi bir tüketici ürünü arandığında, Google’in fiyat karşılaştırması yapan GoogleShopping hizmeti ile ilgili sonuçları ilk sıralarda listeliyor olması. Komisyon, Google’in bu uygulamasıyla tüketicileri yanılttığını iddia ediyor. Zira GoogleShopping sitesindeki fiyat karşılaştırması, ürünlerini burada sergilemek isteyen satıcıların Google’a ödediği parayı dikkate alan bir tarzda yapılıyor.  Fakat fiyat karşılaştırması yapacak kadar motivasyon sahibi bir alıcının, önüne çıkan ilk linke tıklayıp da yanılacağını varsaymak biraz hayal gücü istiyor.

Komisyon Google’ı durdurabilecek mi?

Soruşturma bir yıl gibi bir sürede sonuçlanıp, Google da 660 milyon dolara varan bir cezaya çarptırılabilir. Ama itiraz aşamaları ile birlikte sürecin nihayete ermesi yıllar alabilir. Peki Komisyon’un bu girişimi Avrupalı tüketicileri Google’ın sömürüsünden kurtarabilir mi? İşte burası kuşkulu.  Komisyonun dijital işlerinden sorumlu üyesinin belirttiği gibi, Avrupa, Google benzeri platformlara sahip değil. Ve gitgide artan bir şekilde, bu platformlar Avrupa hizmetler sektöründeki ağırlıklarını arttırıyor. Anlayacağınız, Avrupa’nın bir kuyruk acısı var ve yarattıkları katma değeri yeni yetme Amerikalı dijital platformlar ile paylaşmak istemiyorlar. Bu noktadan bakınca Komisyon’un amacının,  Avrupalı platformların ortaya çıkmasına ortam sağlamak olduğu düşünülebilir. Fakat, bunun ne kadar başarılı olacağı oldukça kuşkulu. Artık yeni bir yazının konusu olabilecek bu tartışmaya girmeden, aklıma gelen bir soruyu sizinle paylaşmak istiyorum. Bizde de bir “yerli arama motoru” projesi vardı. Ne oldu acaba?

Yazar hakkında:

emin photo small1Emin Köksal, 1975 yılında bir Roma şehri olan Tarsus’ta doğdu. Üniversiteyi bitirirken hayali, üç yıl içinde 1 milyon dolar kazanmaktı. Derken kendini akademide buldu. Karmaşık sayılabilecek konular ile uğraşmasına rağmen halen sağını-solunu bilmemektedir. Daha ciddi ve detaylı bilgi için eminkoksal.com‘u ziyaret edebilirsiniz.

Twitter: @eminkoksal


1. Görsel: TechRepublic.com
2. Ana sayfadaki görsel: “Googleplex-Patio-Aug-2014” by JijithecatOwn work. Licensed under CC BY-SA 4.0 via Wikimedia Commons.

Yorum bırakın